Erzurum’un sembolü haline gelen Çifte Minareli Medrese’nin kitabesi olmadığından, yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Genellikle 13. yüzyılın
sonlarında yaptırıldığı kabul edilir. Osmanlı Padişahlarından 4.Murat’ın emri ile bir süre
“Tophane” olarak, daha sonra da “Kışla” olarak kullanılan medrese, 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi, günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak
hizmet vermektedir. Yaklaşık 35×46 m boyutlarında olan medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık medreseler grubunun en önemli örneğidir.
Çifte Minareli Medreseyi Geziyoruz
Medresenin zemin katında ondokuz, birinci katta ise onsekiz odası bulunmaktadır. Avlu 26×10 metre ölçülerinde dört yönden revaklarla çevrilidir. Girişin batısındaki kare mek.n mescid olarak kullanılmıştır. Zemin katın revakları kalın sütunlar üzerine otururken, sütunların çoğu silindirik, diğerleri sekizgen gövdeye sahiptir. Medrese odaları beşik tonozla örtülüdür.
Yapılış Öyküsü
Çifte Minareli Medrese’nin yapılışı ile ilgili iki öykü anlatılır. Çifte Minareli Medreseyi kızı için yaptırmaya başlayan Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın, savaşa gidip şehit olmasından sonra paralarını alamayan ustaların işi yarım bırakmaları bu öykülerden biridir. En çok bilinen ikinci öykü ise şöyle anlatılır:
“Bu muazzam yapıyı yapan bir usta ve bir çırağı varmış. Bina yükseldikçe çırak bu işte ustasından daha zanaatkar olduğunu göstermeye başlamış. Bu durumu ne kadar kıskansa da usta, bir şeyler diyemezmiş. Bir gün yine çalışırlarken çırak, ustasına seslenerek, su istemiş. Bunu duyan usta:
“Usta idim oldum şegirt, al destiyi suya seğirt” diyerek kendini minareden aşağıya atmış. Bunu görüp hatasını anlayan çırak çok pişman olmuş ve ustasının arkasından o da kendini aşağıya atmış. Çalışan işçiler bu vahim olaya çok üzülmüşler ve işi yarım bırakarak gitmişlerdir.” Bu hikayenin doğruluğunu destekleyen işçilik farkları yapı üzerinde görülmektedir. Çifte Minareli Medrese’nin sağ yarısını çırak sol yarısını ise usta yapmıştır. Sağ yarısındaki sütunlar, duvar kenarları ve diğer detaylar daha işlemeli ve gösterişli iken sağ yarısı sadedir.
Cumhuriyet Caddesi ile Şerif Efendi Caddesinin kesiştiği noktada yer alır.